2 Mayıs 2009 Cumartesi

Mazıköy: Gökova Körfezi'nde sakin güzellik

Ayşe DÖNMEZ - Derin mavi berrak denizi, tatlı esintisi, türlü-çeşitli lezzetli balıkları, zeytinyağında pişmiş sebze yemekleri, içten insanları, makiliklerle-meşelerle-çamlarla kaplı tepeleri, zeytin-narenciye-nar-meyva ağaçlarıyla dolu bahçeleriyle sakin ve huzur verici bir yer Mazıköy

Bodrum yarımadasının Gökova Körfezinde yer alan Mazıköy’de Yoga Tatili yapmak değişik bir deneyim oldu. Yoga Hocamız Atila Bey, bizi Mazıköy’ün ilklerinden olan Taş Pansiyonu’nu ayarladı. Otobüsten indiğimizde Güvercinlikte pansiyonun aracı bizi bekliyordu. Mazıya giderken; kararmış tepeler ve yanmış çam ağaçlarının hayaletimsi gövdelerini görünce içimize bir hüzün çöktüyse de, Mazıköy’ün İnceyalı sahiline ulaştığımızda gördüğümüz güzellik karşısında içimiz neşeyle doluverdi.

Denizin hemen kıyısında kurulmuş tesise, bahçesindeki nar-zeytin-muz-palmiye-narenciye-karabiber ağaçları ayrı, pembeleri giymiş zakkumlar ve begonviller ayrı bir güzellik katmıştı. Tatil boyunca sabah kahvaltısından ve akşam yemeğinden önce Atila Bey tarafından yoga seansları düzenlendi. Tesisin arka kısmında bir yoga platformu bile vardı. Başımızın üstünde hışırdayan ağaç yaprakları ve kuş sesleri arasında yapılan vücudu esnetici ve ruhu dinlendirici yoga sporundan sonra kahvaltıya başlıyorduk. Hepsi de yörenin ürünlerinden oluşan (köy ekmekleri-domates-salatalık- peynir-zeytin-bal-reçel-yumurta-süt) kahvaltıyı silip süpürdük.

Öğle ve akşam yemekleri bahçede yetişmiş sebzelerle yapılıyordu. Zeytinyağında pişirilen taze fasulye, bamya, kabak, patlıcan, türlü gibi yemekler ağzımızda güzel bir tad bırakıyor, bu doğal beslenme bedenimizi adeta arındırıyordu. Akşam yemeklerinde ise balık ziyafeti çekiyorduk. Denizden çıkarılıp gözümüzün önünde temizlenen kılıç balığını, Mehmet Taş şişe geçirilmek üzere küçük parçalara bölüp hazırlıyor, aralarına, dometes-biber-defne yaprağı dizilmiş kılıç şişler oğlu Yasin tarafından odun ateşinde pişirip servis ediliyordu.

Tatil süresince, şezlonglara yayılıp güneşlendik, kitap okuduk bol bol, lacivert denizde yüzdük. Sahilde ve sahilin sonundaki ilginç kayalıkları geçerek, çam ağaçları ve makilerle bezeli tepede yürüyüş yaptık. Hele de sabahları tesisten görülen manzara etkileyiciydi. Uçsuz-bucaksız denizde, sabahın erken saatinde balığa çıkan tekneler, uzaklarda görünen yatlar, denizin süsü zarif yelkenliler geziniyordu.

Bu sakin-dingin güzel koy, geceleri de ayrı güzellikteydi. Denize doğru uzayıp giden iskelede oturup, kıyıda sıralanmış pansiyonların ışıklarının denize renkli ışıltılar saçarak yansımasına bakmak veya yere uzanarak gökyüzünde yanıp sönen yıldızları seyretmek eğlencemiz oldu. Bir akşamüstü de Mazıköy’ün başka bir koyu olan, Çakıllı Yalıya yürüyerek gittik hep beraber. Uzandık çakılların üstüne ve denizin hışırtısına vererek kulağımızı gökyüzündeki yıldızları seyre daldık.

Halikarnas Balıkçısı : “Bodrum’la kıyılarını gör ve yaşa!..”

Bodrum’dan ve çevresinden bahsedip de, Halikarnas Balıkçısı’nı anmamak olmaz tabi. Bodrum’u ve yarımadayı çevreleyen kıyıları-koyları ne kadar etkileyici anlatıyor kitaplarında. Mazıköy’ün yer aldığı kıyıları şöyle tanımlıyor;

“Bodrum doğusunda Gökova körfezi 45 deniz mili içerlere doğru uzanır. Orası Nis’ine, Montekarlo’suna, Dalmaçya kıyılarına taş çıkartır. Her ufak koyu Mersin ve başka kokulu ağaçlarla çevrili erimiş bir zümrüt parçasıdır. Denizlerinde uçan balıklar uçar.

Dağlarında her biri 18 bin portakal veren portakal ağaçları yükselir. Dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayan buhur ormanları buradadır.

100 metreden denize tepe takla inen uçurumları mı isterseniz, irili ufaklı ada kümeleri mi istersiniz, altın renkli plajlar mı istersiniz? Ne istersiniz vardır burada. "İtalya'yı gör de öl” derler. Yok a canım; Bodrum’la kıyılarını gör ve yaşa...”

Doğal beslenmeyle bedeninizi, sessizlikle ruhunuzu arındırın!..

Bodrum’a 52 kilometre uzaklıktaki bu güzel beldeye nasıl gidilecek? Bodrum'dan Milas yönüne giderken, Güvercinlik'i geçer geçmez Mumcular yoluna girilerek devam ediliyor. Mumcular geçildikten sonra Yukarı Mazı ve Aşağı Mazıya ulaşılıyor. Aşağı Mazı’dan ikiye ayrılan yoldan birisi sizi İnce Yalı ve Çakıllı Yalı’ya, diğeri Hurma Sahili, Ilgın ve Sedef koylarına götürüyor. Hurma Sahili, İnce Yalı ve Çakıllı Yalı’da pansiyonlar ve lokantalar sizi bekliyor. Bizim kaldığımız İnceyalı’da Taş Tesisleri’nin yanı sıra, Kale Restaurant-Pansiyon, İnce Yalı Tesisleri, Zeytin ,Tesisleri de hizmet veriyor. Mazıköy’de çadır kurabilirsiniz veya karavanınızla gelip konaklayabilirsiniz. Mazıköy sit alanı kapsamında yer aldığı için doğası bozulmamış, asırlık zeytin ağaçlarıyla, bol oksijenli temiz havasıyla tatilcilere huzuru vaadediyor.

Burası, iş ve şehir hayatının getirdiği stresi üzerinizden atmak, popüler turistik yörelerdeki kalabalık-gürültülü ortamlardan ve yüksek volümlü müzikli-patırtılı gece yaşamından uzaklaşmak isteyenlere birebir. Mazıköy’de doğal sebze ve meyveler, denizden yeni çıkmış ıskaroz, sokkan, akya, mercan, lagos, barbunya, çipura, levrek, kılıç ve ahtapot gibi deniz ürünleri yiyerek detoks yapmış olacaksınız, lacivert denizinde ve sessiz ortamında ise ruhunuz arınacak.

İster sabahın erken saatlerinde balıkçı teknelerine takılarak, ağla balık avının keyfini çıkarın, ister bir tekne kiralayarak yakın koylara (Akarca, Ilgın, Sedef, Şeytan Deresi, Kisebükü, Çamlık) gidin, ister sıcakkanlı köy sakinleriyle ya da Mazıköy’e turizmi ilk getirenlerden Muhtar Mehmet Taş’la sohbet edin, anılarını ve şiirlerini dinleyin, isterseniz yürüyüş yapın kıyılarında-tepelerinde.

Temmuz 2007

Fotoğraflar: Ayşe Dönmez

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder